top of page

AZDIRMA, RAHAT BIRAK İÇİMDEKİ DELİYİ, BANA SORMA BENİM DE BİLMEDİĞİM GİZLİYİ...

 

Hayatımın bütünden yoksunluğu, bütünlüğüm içinde anlamlaşan parçaların tek tek ve aheste aheste koparılışı…

Parçalara bölündüğüm, dağıldığım, dağıttığım, dağıntıya, dağınıklığa tahammülsüzleştiğim süreç…

Ruhumu sarsan yetersizlik ve yabancılaşma duygumu, hoşnutsuzluğumu, ciddîlşen rahatsızlığımı besleyen, güçlendiren ve geliştiren nedenlerin esrarı ve belirsizliği yıkıma uğratır ruhî varlığımı…

Hangi düzlemde düze gelir düzelmeyenler ?

Ağır ve dayanılması güç sonuçların ağır etkisi altında nasıl değerlendirilir, tespit edilir sonuçların nedenleri ?

Nasıl ?

Azabın, zulmün, ıstırabın, derin sıkıntının, bunalımlı anların, anlamsızlaşan zamanın ve mekânın, sevimsizleşen insanların, bulanık ve bulantılı görüntülerin kesintisiz ilerlemesi insana, hangi duyguyu hasıl eder insanda ?

Bir ‘’ arayış ‘’ duygusu mu bırakır kalbin kucağına ?

Bir ‘’kaçış ‘’ duygusu mu ?

Derin bir ‘’ durgunluğa ‘’ mı dönüşür her biri ?

Bütün bir iç dünyamı kaplayarak yükselen ve azgınlaşan, azmanlaşan, şiddetlenen ve hırçınlaşan bir ‘’ iç yangınına ‘’ mı ya da ?

Yaşananları yeni ve yenileyici bakışlarla temaşa etme karşısına neden dikilir bütün çirkinliği, hayasızlığı ve acımasızlığı ie sıradanlık ve alışkanlık ?

Ruhum öz dünyasına kaçmak için gayrette, dünyaya şimdi inmiş gibi niçin değil hayrette ?

Niçin ?

YüreÄŸim uçmayı dilerken semavî alemlere, ayağım nasıl ve niçin takılır gölgelere, belirsizliklere ? 

Neden her güzellik ve tatlılık, beni incitir geçer ve gider, ruhumu yaralar ve parçalar ?

Neden solgun, ölgün, bozgun, süzgün, mahzun, içkin ve kasvetle suskun bazı anlar ?

Neden solmaz, yıpranmaz ve eskimez rayiha üflenmez varlığa ?

Ruhu kabzedilen hayatın neden insanın ruhuyla mümkün olmaz ihyası ?

Neden zamansız ve mekânsız kalır hayat, harfsiz ve kelimesiz konuşur benimle ?

Yüreğim ! ! !

‘’ Eğri dallar kadar halsizsin, yorgunsun…

Birikmiş sulardan daha durgunsun…

Gizli dertlerle içten vurgunsun…

Akmayan yaşlarla kızıldır, sıcacıktır yüzün…

Gözünde bir küçük noktadır hüzün… ‘’

Bu ne hazin ben ve ben içinde, yaşıyorum zamanın koptuğu bir kesimde…

Nefes alırken bile bir kırgınlık ve pişmanlık… Hakikât değişmekte daha bitmeden cümle, koşamıyorum yetişmek için bütün gücümle…

Geçer mi bir gün bu karanlıklar, gecenin ardında yine gece mi var ?

Gözlerimde bir hiç-in aksi, bir derin hiç-in…

 

 

bottom of page