top of page
 
 

Şu an dilpeyniriyle hazırlanmış süper ince tostumdan bir ısırık alıyor ve o ısırılmış küçük lokma dişlerimin arasında çiğnenmekteyken yazmaya çalışıyorum bu yazıyı.

 

Ve yazamadığımı görüyorum.

 

Tostumu yedikten sonra yazmaya devam etmem daha evla.

 

Annem ben tost tabağımı bilgisayar masası üzerine bıraktığımda klavye üzerine dökmeden yememi söylemesi bana babamın bir ânını anımsattı bana.

 

 

 

Ya dün gece tostu yedikten sonra bir tür rehavete kapıldım ve yazıyı yazmaya devam edemedim.

 

Dolayısıyla şu an itibariyle yazma istemi gelişti içimde ve yazıyorum dün geceden devam ile.

 

Babamın bilgisayar klavyesiyle ilgili anısını yazmak üzereyken kesintiye uğradı yazma eylemim.

 

Babama bilgisayar klavyesinin tuşlarını rahat ve seri kullanamadığımı söylemiştim.

 

Babam da o canlı tamirat duygusuyla klavyeye bakmıştı ve ardından o ansızın parlayan ve sönen kızgın üslubuyla,

 

‘’ tabi kullanamazsınız, içi bin türlü şeyle dolmuş ‘’

 

sözlerini söylemişti, annem bu sözü üzerine

 

‘’ ne çıktı ki içinden ‘’

 

sorusunu sorar sormaz babam daha da gerilerek ve annemin sözünü tamamlamasına fırsah dahi vermeden çeviklikle,

 

‘’ ne çıkmadı ki ‘’

 

sözü ve kısa sessizliği ardından,

 

‘’ geçiyorlar bilgisayarın karşısına, tabaklar, yemekler, meyveler, çerezler  ohhÄŸ, ne ala memleket, klavyenin içi mutfak dolabı gibi olmuÅŸ, hep o Ahmet namussuzu orayı o hale getiriyor, yaw tuÅŸ reçelden klavyeye yapışmış, temas etmiyor artık cihazla, basılınca yapıştığı için basılı kalıyor, tabi kullanamazsınız. ‘’

 

Şeklinde tamamladı konuşmasını.

 

Annem kısa bir dinlenmenin sonrasında konuşmanın eksikliğini tamamlama adına olmalı şu sözleri ekleme gereği duydu.

 

‘’ Saatlerce oturuyorlar bilgisayarın karşısında, yemek yemekten bile alıkoyuyor onları bu bilgisayar, bilgisayarı kapatacaklarına yemeklerini getiriyorlar bilgisayarın yanına, yok yok bu böyle olmaz, bilgisayarı şifrele sen. ‘’

 

O gün yapılan bu konuşmanın ardından uzun bir müddet bilgisayarla meşgûlken her hangi bir şey yememeye özen gösterdik.

 

Bütün kaslarımda bir sızı…

 

Spor egzersizlerimin yetersizliği ve düzensizliği nedeni bu sızının.

 

Parmaklarımın ucunda da hissediyorum aynı sızıyı…

 

Romanımın yazımına kaldığı yerinden devam etmede yaşadığım tuhaf istemsizlik henüz azalmadı, azalmıyor.

 

Ne yapmamı önerirdi yakın ve yakın olmayan çevrem durumumu anlattığımda.

 

Göz kapaklarım ağırlaÅŸmış, gözlerimin üstünde bir  ağırlıkları olduÄŸunu fark ettim bugün.

 

Rutin zamanlarda varlığı hissedilmeyen bazı aza ve uzuvların ağrılı anlarda kendini hissettirmesine benzer biçimde ağırlığını ölçebiliyorum göz kapaklarımın.

 

Babam yapımı devam eden yeni evimizin teras katını hazırlamaya çalışıyor ramazan orucu öncesi.

 

Evin içinde uyuyamaz durumu geleceğiz bir iki hafta sonrasında, havanın sıcaklık derecesi artacak, ve bu sıcaklık artışı bizleri evlerimizin damlarına çıkartacak.

 

Yıldızları seyrederken uykuya dalmanın ve rüzgârın serinletici esintisiyle uyumanın doyumsuz keyfini süreceğiz ailece.

 

Babamın teras katında çalışırken oluşturduğu gürültüyü dinliyorum, tavanı düşürecekmişçesine şiddetlenebiliyor yukarı katın gürültüsü.

 

Neden bu kadar halsizlik ve yorgunluk ve sızı üzerimde.

 

Öğretmen kız kardeşim film seyrediyor bütün gün telefonunun küçük ekranında.

 

Bazı anlar evde olduğu ve olmadığı zamanların ayrımını dahi yapamaz duruma getiriyor beni onun bu durumu.

 

Dün gece misal, kendisine evin içinde seslendiğim, kendisini evin içinde aradığım halde bulamadım kendilerini insan poposu çapındaki evimizde.

 

Küçük erkek kardeşimin belli saatlerde ağladığını fark ediyorum son günlerde, günün öğle, ikindi ve akşam saatlerinde düzenli tekrarlanıyor bu ağlamalar.

 

En sinir bozucu ağlama saati ikindiyle akşam saatleri arasındaki ağlama.

 

O saatte muhakkak bir şeyi ısrarla istiyor oluyor ve o istediği şey için de ısrarla ağlıyor oluyor.

 

 

 

 

 

 

 

bottom of page